Akademik çeviri, uluslararası bilgi alışverişinin ardındaki pek çok disiplinden biridir. Peki, İngilizce’yi ortak dil olarak benimseyerek çeviri ihtiyacı ortadan kaldırılabilir mi? Yapay zeka eninde sonunda akademik çevirmenlerin yerini alabilir mi? Bu yazıda, yukarıda bahsedilen soruları kanıta dayalı bir bakış açısıyla inceleyeceğiz.
Büyük bilimsel ilerlemeler tek bir bilim insanının çalışmalarının ürünü değildir. Bilim, dünyanın dört bir yanında çalışan binlerce araştırmacı ve akademisyenin toplam çabaları üzerine inşa edilmiştir.
Herhangi bir alanda bilimsel ilerlemenin mümkün olabilmesi için uzmanlar arasında ve diller arasında sürekli bir alışveriş olması gerekir. Peki ama bu nasıl mümkün olabilir?
Ortak Dil Olarak İngilizce
İngilizce, tıpkı bir zamanlar Latince’nin olduğu gibi, akademinin ortak dili haline gelmiş durumda. Örneğin, çoğu Batı Avrupa ülkesinde araştırmacıların İngilizce yayın yapma olasılığı kendi ana dillerinden daha yüksektir. Ancak bu iyi bir haber değil. Ve daha zengin bir iletişim anlamına gelmiyor.
Lizbon Üniversitesi İngilizce Çalışmaları Merkezi’nden Karen Bennett‘in 2013 tarihli bir makalesinde açıkladığı gibi, İngilizcenin hakimiyeti bazı yerel akademik söylemlerin hak ettikleri ilgiyi görmelerini engelleyebilmektedir. Öte yandan, uluslararası yayınlara kabul edilmek için, İngilizce konuşmayan akademisyenler genellikle üretimlerini İngilizce konuşulan akademik geleneklerde önceden var olan eğilimlere ve geleneklere uyacak şekilde “evcilleştirirler”. Bu da Bennett’in “orijinalin tüm epistemolojik altyapısının yok edilmesi” olarak adlandırdığı durumla sonuçlanır.
Yabancı akademisyenler İngilizce yazmaya ve dilin retorik kalıplarına uymaya zorlandıklarında, bu süreçte bilgi kaybolabilir. Ancak bu durum sadece İngilizce yazan akademisyenler için geçerli değildir. Akademik çeviri de tam olarak aynı etkiye sahip olabilir.
Makine Çevirisi Akademik Çeviri Yapabilir mi?
Makine çevirisi alanındaki yeni gelişmeler ve medyanın ilgisini çekmesiyle birlikte, birçok kişi makine çevirisinin akademi de dahil olmak üzere birçok alanda hızlı ve düşük maliyetli bir çeviri çözümü olarak kullanılıp kullanılamayacağını merak etmeye başladı.
Çevirilerden insan unsurunu çıkarma ihtimali hala çok düşük. Yakın tarihli bir Synced makalesinde belirtildiği gibi, son teknoloji, metinleri %60-90 doğruluk derecesiyle çevirebilmektedir. Ancak bu sonuçlar hiç de tutarlı değil. Örneğin, modelin çeviri yapabilmesi için eğitilebileceği girdiler yalnızca bir cümle uzunluğunda olabilir. Bu da bizi, cümleleri %60-90 doğrulukla çevirebilen, ancak tutarlı paragraflar ve belgeler oluşturmakta başarısız olan sinir ağlarıyla baş başa bırakır. Örneğin, bir metin boyunca belirli bir kelimeyi üç veya dört farklı şekilde çevirebilir. Bu terminolojik tutarsızlık, bilimsel makaleler söz konusu olduğunda tehlikeli bir hal alabilir.
Günümüzde profesyonel ortamlarda kullanılan çoğu makine çevirisi teknolojisi “ön çeviriler” üretmektedir. “Ön çeviriler” çevirmenin alması ya da atması gereken önerilerdir. Bu, dilbilimcinin işini biraz daha kolaylaştırır – ancak onun yerini almaktan uzaktır.
İyi Bir Akademik Çeviri Uzmanının Nitelikleri
Akademik çevirinin birçok zorluğu vardır. Yeni başlayanlar için, makalelerin tecrübeli ve terminolojiye alışkın çevirmenlerin elinde olması her zaman en iyisidir. Bir akademik çevirmen ayrıca, hedef dilde doğru karşılığı bulabilecek alan bilgisine sahip olmalıdır. Akademik çeviri, hassasiyet ve “epistemolojik altyapıyı aşındırmama” açısından zorluklar barındırır. Bu zorlukların üstesinden ancak alan uzmanlığına sahip, yüksek eğitimli bir çeviri profesyoneli gelebilir.
Akademik çeviri yapan çevirmenler, ilgili çalışma alanına ve söz konusu akademik makalenin üretim bağlamına aşina olmalıdır. Ancak, belgenin konusu hakkında bilgi sahibi olmanın yanı sıra, bir çevirmen çevirinin kendisi konusunda da deneyimli olmalıdır. Makalenin ne hakkında olduğunu bilmek yeterli değildir. Bir çevirmen bu bilgiyi düzgün bir şekilde aktarabilmelidir ve bu da özel bir beceri gerektirir. Bu nedenle, deneyimli akademisyenler için bile kendin yap yaklaşımı asla tercih edilmez.
Sonuçlar
İngilizceyi ortak dil olarak benimsemek, akademik çıktıların ve dolayısıyla akademik söylemin homojenleşmesine yol açabilir. Ancak akademisyenler kendi ana dillerinde üretim yapıyor olsalar bile, belirli nüansları kabul etmeyen bir çeviri, orijinalinde bulunan belirli karmaşıklık katmanlarından arındırılmış bir metinle sonuçlanabilir.
Makine çevirisi belirli çeviri süreçlerini daha çevik hale getirebilse de, henüz profesyonel bir çevirmenin yerini alabilmiş değil. Akademik çeviriler söz konusu olduğunda, çeviri hizmetleri için konusunda uzman bir ajansa güvenmek en iyisidir. Mümkünse, bu büro, hatırı sayılır deneyime ve sağlam bir sicile sahip saygın bir büro olmalıdır.